. e d e b i d u a l i t e

l o a d i n g

Yirmi Sekiz Asırlık Söyleşi

SOKRATES

SOKRATES

Sevgili Sokrates, bize kendinizi anlatır mısınız? Nasıl bir hayat yaşadınız?

 

Atina’da doğdum ve tüm hayatımı hakikati aramaya adadım. Babam heykeltıraştı, annem ise bir ebe. Belki de annemin mesleği, benim düşünce dünyamı şekillendirdi; çünkü ben de ruhlara doğum yaptırmayı amaçladım. Zengin bir yaşam sürmedim; bilgiye, erdeme ve sorulara bağlıydım. Hayatımı, insanlara kendi içlerindeki bilgeliği bulmaları için yardım etmeye adadım. Kimseye doğrudan bir şey öğretmedim, yalnızca sorular sordum.

 

Sizin için felsefenin kurucusu diyorlar. Felsefe nedir?


      Felsefe, bilgelik sevgisidir. İnsan varoluşunun temel sorularını sorgulamak ve hakikati aramaktır. Bilmediğini bilmekle başlar; çünkü bilgelik, cehaletinin farkında olmakla mümkündür. Felsefe, insanı erdeme yönlendirir ve ruhun en yüksek amacıdır.

 

Sokrates’in ‘Diyalektik Uslamlama Yöntemi’ hakkında bilgi verir misiniz?


      Bu yöntem, sorular ve yanıtlarla hakikate ulaşmayı amaçlar. Karşımdaki kişiye sorular sorarak düşüncelerini sorgulamasını sağlarım. Bu yöntemle çelişkiler açığa çıkar ve birey, kendi cehaletini fark eder. Diyalektik, hakikate ulaşmak için bir zihinsel arınma sürecidir.

 

Platon’un yazdığı ‘Sokrates’in Savunması’ hakkında ne düşünüyorsunuz?


      Platon, benim mahkeme sürecimi ve düşüncelerimi başarıyla aktardı. “Sorgulanmamış bir hayat yaşanmaya değmez.” sözüm, orada yer alır ve yaşam felsefemi özetler. Ölümü erdem uğruna göze almayı, yaşamdan daha değerli gördüğüm için yazdığı savunma, adalet ve bilgelik arayışımı yansıtır.

 

Sizce edebiyat nedir?


      Edebiyat, insan ruhunun bir aynasıdır. Hakikati aramanın bir yolu olabilir; ancak yalnızca gerçek anlamı aradığında değer kazanır. Edebiyat, ruhu geliştiren ve insanı düşünmeye sevk eden bir araçtır. Fakat sadece duygu ve eğlenceye hizmet ettiğinde, ruhu oyalamaktan öteye geçemez.

 

Sizce dualite nedir?


      Dualite, varoluşun karşıt güçlerinin birliğini ifade eder. Doğada, ruh ve beden gibi, her şeyin bir zıttı vardır. Bu zıtlıklar, hakikate giden yolda sorgulamamız gereken şeylerdir. Dualite, aynı zamanda bilginin iki yönünü, yani bilinenle bilinmeyeni işaret eder.

 

Sizin yaşadığınız zamanda okur-yazar arasında iletişim nasıldı?


      Benim zamanımda, yazılı metinlerden ziyade sözlü gelenek ön plandaydı. İnsanların yüz yüze tartışarak hakikati araması gerektiğine inanıyordum. Yazılı kelimeler, anlamı sabitler; ancak tartışma, düşünceyi canlı tutar. Bu yüzden kendim bir şey yazmayı tercih etmedim.

 

Biz sizden yirmi beş asır sonra dualiteyi edebiyatta uyguladık ve adına da ‘edebi dualite’ dedik. Edebi dualite hakkında ne düşünüyorsunuz?


      Edebi dualite, diyaloglarıma benzer bir şekilde, iki eserin birbiriyle konuşarak yeni bir anlam yaratmasını sağlıyor gibi görünüyor. Hakikati bulmak için bir eserin diğerine ilham vermesi ve anlamını genişletmesi, çok değerli bir yöntemdir. Bu, felsefeye de uygun bir yaklaşım.

 

Sizin bir eserinizle edebi dualite yapmak istesek, hangi eserinizi önerirsiniz?


      Ben kendim bir şey yazmadım; ancak Platon’un benim hakkımda yazdığı diyaloglar, özellikle Sokrates’in Savunması, böyle bir çalışma için uygun bir başlangıç olabilir. Savunmam, hakikat ve adalet üzerine derin düşünceler içerir.

 

Teşekkür ederiz.


      Ben teşekkür ederim. Hakikati arayışınızda başarılar dilerim. Unutmayın, “Hakikat, ruhun gıdasıdır.” Onu bulmaktan asla vazgeçmeyin.